6 Mart 2010 Cumartesi

Precious

"I'm tired Ms.Rain..."

Precious'ın yorgun olmak için oldukça haklı sebepleri var.. Henüz 16 yaşındaki bir kızın kaldırabileceği acılardan çok daha fazlasını yaşamış. Onu ayakta tutan tek şey hayalleri. Filmin konusu bize her ne kadar çok uç noktalarda gözükse de aslında oldukça yakın. Çocuk istismarı oldukça vurucu ve gerçekçi bir dille anlatılmaya çalışılmış ve ortaya böyle bir film çıkmış.

Film teknik açıdan "oldukça" yetersiz. Gereksiz zoom-in zoom-outlar, gereksiz jump-cutlar ve yetersiz steady cam kullanımı beni oldukça rahatsız etti. Teknik yetersizliklerin yanı sıra filmi bazen sağırlar için hazırlanan sesli kitapmış gibi düşündüğümü de belirtmek isterim. Zira yönetmen alta döşenen (çoğu) gereksiz görüntüler eşliğinde dinlediğimiz kitaptan alınmış pasajları görselleştirme gereği duymamış ve filmin bir uyarlama mı yoksa kitabın ta kendisi mi olduğu sorularını aklıma getirmiştir. Bence bir uyarlamanın en önemli güzelliği ve zorluğu o kitabı görselleştirebilmektir. Her satırı görselleştirilen uyarlamalar en başarılı uyarlamalardır. Fakat yönetmen o satırları görselleştirmek yerine direk Precious'ın ağzından seyirciye vermeyi yeğlemiş.

Filmde Gabourey Sidibe'nin performansı oldukça etkileyici ve vermesi gereken bütün duyguları vermiş. Mo'nique'in performansı ise gerçekten inanılmaz. Oscarı alacağını ve adaylar arasında kesinlikle en çok onun hakettiğini düşünüyorum.

Dibine kadar dramdan hoşlananlar ya da hep mi güleceğiz canım? diyenler mutlaka izlesin. Aslında demeyenler de izlesin. Herkes izlesin.