25 Ocak 2010 Pazartesi

Lhasa de Sela

Pa'Llegar a tu Lado'da "önce kaybolmam, çok yol katetmem, yanmam lazımdı, yanına gelebilmek için" dedi.. Ve gitti... Çok yol katetti, yandı, kayboldu..

Sadece dinlediğim şarkılardan ve Youtube'taki canlı performanslarından tanıyorum onu. Başka bi şekilde de tanıyamazdım zaten. Yani hep bir aygıt aracı olmuş. Bi video kamera ya da ses kayıt cihazı.. İstediğim zaman videolarını izleyebilirim ya da şarkılarını dinleyebilirim.. Bunları yapmam için onun yaşaması gerekmez, biliyorum ama neden bilmiyorum sanki o bana çok yakınmış da artık uzaktaymış, yokmuş gibi geliyor. Halbuki hiç tanımadım ki onu, uzaktan bile görmedim hiç. Sesini de canlı canlı dinlemedim. Onu hep kolonlardan duydum. O beni hiç tanımadı ama ben onu 'kaybetmiş' gibi üzülüyorum. Onun gittiğine, bi daha hiç gelmeyecek olmasına çok üzülüyorum..

Hala onu dinliyorum. Biliyorum, dinlemem için yaşaması gerekmiyor. Bilmiyorum, ama garip bi şekilde ben onu özlüyorum... O güzel yüzünü, o güzel sesini, o güzel konuşmasını özlüyorum sanırım.. Hiç tanımadığım birini özlüyorum, gidişine üzülüyorum.

Umarım rahat uyursun, hakettiğin yere gidersin gibi saçmalıklara girmeyeceğim çünkü o yok oldu. O güzel ruhu da onunla birlikte yok oldu ama umarım kaybolunca gitmek istediği yerdedir şimdi..

1 yorum:

Blue Bird dedi ki...

Biz yeni yetmeler en değerli notaların sonunda doğduk aslında. Tanışsaydık aynı havayı teneffüs ederken gitmeler ayrı birer acı olacaktı. Birilerine yetişebilmiştik belki de yetiştirebilmiştik.