
Bu adamların çektikleri filmlere baktığımızda söylediğim gibi beğeni sıram eskiden yeniye doğru yükseliyor. Okul>>>Küçük Kıyamet>>>Vavien. Bu üç filmden en çok izleneni (ve şahsi kanaatimce en kötüsü) Okul. 800 küsür bin kişi tarafından izlenmiş. Sonra Küçük Kıyamet yaklaşık 400.000 kişi tarafından izlenmiş. Sonraki film Vavien ise beklentilerin çok altında kalarak ilk hafta sadece 30.000 kişi tarafından izlenmiş ve iki haftada 80 küsür bin kişi tarafından izlenmiş. Okul'a yetişmesi gibi bir ihtimal zaten sözkonusu değil ama böyle giderse Küçük Kıyamet'e yetişmesi de çok zor gözüküyor.. Konuyu 'Recep İvedik de 4 milyon kişi tarafından izlendi'ye getirmek istemiyorum. Ama neden Vavien, Kıskanmak, Pandora'nın Kutusu, İki Dil Bir Bavul, Üç Maymun gibi filmler de en azından bi 100.000'i aşamıyor. Neden Amerika'da The Hangover hasılatını 3'e katlıyor ama bir yandan da Little Miss Sunshine gibi bağımsız bir film de The Hangover gibi hasılatını bilmemkaça katlayabiliyor. Neden Türkiye'de o da o da izlenmiyor? Sorun bilet fiyatları mı? E neden Recep İvedik'e giderken para bulunuyor da Kıskanmak gibi bir filme bulunmuyor?
Bu soruların cevabını Taylan Biraderlerin Çarşamba günü Bahçeşehir Üniversitesi'ndeki söyleşilerinde buldum sanırım. Filmi geçen hafta izledim ve Bahçeşehir Üniversitesi'nde okuyan bir arkadaşımın sayesinde Taylan Biraderler ve Engin Günaydın'ın Vavien hakkında bir söyleşi yapacaklarını duydum. Çarşamba günü koşa koşa gittim söyleşiye. Söyleşiye katılım düşüktü, salon oldukça küçük olmasına rağmen boşluklar vardı. Taylan Biraderler ve Engin Günaydın sık sık filmin izleyici sayısının beklentilerinin altında olduğundan, Türkiye'de iyi filmlere seyircinin ilgi göstermediğinden, Vavien'i sırf para kazanmak için çok farklı bir film haline getirebilecekken getirmediklerinden bahsettiler. Bunların üzerine Bahçeşehir Üniversitesi öğrencilerinden şöyle sorular geldi:
-madem bu filmi para kazanmak için yapmadınız, o zaman niye yapıyosunuz?
-devamlı iyi filmlere az seyircinin gittiğinden şikayet ediyorsunuz. hiç kendi filminizin ve iyi olduğunu söylediğiniz filmlerin kötü olduğunu, kendinizi nasıl düzeltebileceğinizi düşündünüz mü?
-ben 'burhan altıntop tokat'ta' diye bi film yapsaydınız daha mutlu olurdum. neden öyle bi film yapmadınız ki? ehemehe.
Burda amacım 'Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri de böyleler işte' demek değil tabi ki. Zira ben de Kadir Has Üniversitesi'nde okuyorum ve 'Vakıf üniversitesi öğrencisi değil mi işte? Hepsi aynı. Bi boktan anlamayan, ot gibi insanlar' yakıştırmaları yapan bireylerden ben de zerre hazetmiyorum. Olay burda söyleşinin Bahçeşehir Üniversitesi'nde olmuş olması değil, bu soruların genel sinema seyirci profilini yansıttığıdır. Sanırım Türkiye'de emek harcanarak, beyin patlatılarak, 'düşünülerek', farklıyı arayarak çekilen filmler bu tarz sorular soran Türk izleyicisi yüzünden izlenmemeye mahkum..
Bu blogu 3-5 kişinin okuduğunu biliyorum. Gerçi pek de umrumda değil kaç kişinin okuduğu ama pek 'bir rica edilecek yer' olmadığını biliyorum açıkçası. Ama ben yine de rica ediyorum lütfen bu ve bunun gibi filmlere gidin, görün. En azından etrafta hakkında olumlu eleştiriler okuduklarınız, duyduklarınızı görün. Görün ki bu adamlar bizlere ya da yapımcılar bu adamlara küsmesin, en kısa zamanda daha güzel şeyler ortaya çıkarabilsinler.
2 yorum:
sinema izleyicisine yönelik güzel noktalara değinmişsin. malesef bu ülkede bir eser üzerine kafa yormayı gerek görmeyen insanlar çok fazla. filmin içeriği ne kadar boşsa izleyicisi de o kadar fazla. ve gün geçtikçe durum daha beter hale gelmeye başladı. insanlar biraz düşünebilseler, kafa yorabilseler ve farkı görebilseler çok daha farklı bir noktaya gelir sinemamız.
aynı şey bloglar için de geçerli diye düşünüyorum. sen adet sancılarından, erkeklere olan fantazilerinden bahseden bir bayan blogger olsan çok daha fazla ilgi çekerdi yazdıkların :) yine de okuyan okuyor, pek karamsar olmamak lazım.
çok haklısın. teşekkür ederim...
Yorum Gönder